Kadınların yıllardır emek, kimlik ve özgürlük mücadelesinde ortaya koyduğu talepler, TBMM`de yapılmakta olan bütçe görüşmelerinde yine görmezden gelinmekte; kadınlara tek nefes alma yeri olarak (o da cinayete kurban gitmedikleri müddetçe) aile gösterilmektedir. Kadının adına bakanlıkta bile tahammül edemeyen AKP hükümeti; Kadın Bakanlığı`nın adını ‘Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı` olarak değiştirdikten sonra yürütmüş olduğu bütün politikalarda kadınlara ‘emeğini, bedenini ve iradesini` erkek egemen sisteme feda etmesini dayatmaktadır. Her gün onlarca kadının şiddete uğradığı, yargı ve koruma kararlarına rağmen katledildiği bir ülkenin merkezi bütçesi kadınlar yok sayılarak tartışılmaktadır.
Unutulan Eşitlik: Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe
Merkezi bütçe tartışmaları her yılın son aylarında TBMM`de yapılmakta; bir sonraki yılın gelir ve gider tabloları seçilmiş vekillerin onayına sunulmaktadır. Her yıl hazırlanan bütçe tasarılarının amacı bir sayfadan oluşan bir metinle özetlenmektedir. 2015 senesi için hazırlanan tasarının ‘Genel Gerekçeler` başlıklı bölümünde bu ülkenin kronikleşen sorunlarından hiçbirine çözüm bulma anlayışı olmadığı gibi sorunları derinleştirmeye hizmet edecektir. Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasal alanda karşılaştıkları cinsiyet ayrımcılığı ile mücadele etmek bir yana; kadın emeğinin daha fazla sömürülmesi, kadınların aile içerisine kapatılması ve kamu hizmetlerinin daha fazla azaltılarak özel sektörün önceliklerine göre harcamaların yapılması hedeflenmektedir.
Merkezi bütçeler toplumsal eşitliğin sağlanması için kullanılabilecek en etkili yöntemlerden biri olmasına rağmen hükümetlerin rantçı ve vurguncu karakterleri sonucu eşitsizlikleri derinleştirmeye hizmet etmektedir. 2015 yılı için hazırlanan merkezi bütçe tasarısı tam da bu nedenle toplumsal cinsiyet eşitsizliğini azaltma perspektifinden bile uzaktır. Ekonomik büyüme, cari açıkların kapatılması ya da yurtiçi tasarrufların arttırılması gibi gerekçeler erkek egemen bütçenin dayanakları haline getiriliyor. AKP hükümeti ekolojiye, cinsiyet eşitliğine, gelir adaletine ve toplumsal barışa karşı yürüteceği savaşı ilan ediyor.
Merkezi bütçe tasarısı özel olarak kadın özgürlüğü ve eşitliği için bir kalem barındırmadığı gibi bütün maddeleriyle eşitsizliği dayatmaktadır. Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe (TCDB) anlayışı hem gelir hem de harcamalar kategorisinde cinsiyet eşitliği perspektifini sunmaktadır. Ne yazık ki 2015 merkezi bütçesinin bu haliyle kabul edilmesi halinde ‘Erkek Egemen Bütçe` olarak tarihe geçecektir.
2015 Bütçesi: Kadınlar, Siz Aile İçerisinde Takılın. Biz Bütçeyi Hallediyoruz!
Kadınları ekonomik, sosyal, kamusal ve politik alanda görmekten rahatsız olan eski Başbakan yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan; zaten ‘kadın ve erkeğin eşit olacağına` inanmamaktadır. Onun kurmayları tarafından hazırlanan bütçe ‘kadınları eve kapatma` ve ev dışına ‘ucuz iş gücü` olarak çıkarma girişimi olarak karşımızda durmaktadır. Bu yüzden 2015 bütçesi için öngörülen 472 milyar 943 milyon TL tutarındaki gelir çalışan, işsiz ve ev emekçisi bütün kadınların sırtından sağlanacak, harcamalar kadınların taleplerini umursamadan hayata geçirilecektir.
Merkezi bütçe gelirlerinin %96`sı vergi gelirlerinden oluşmaktadır. Merkezi gelirler arasındaki en büyük pay ‘dahilde alınan mal ve hizmet vergilerinden` oluşmaktadır. Nam-ı diğer KDV`ler hükümet gelirlerinin neredeyse tamamını oluşturmaktadır. 2015 bütçesinde bu kalemin geçen yıla oranla %12.6 arttırılması planlanmaktadır. Bizim için yeni zamlar, hükümet içinse yeni gelir kaynağı anlamına gelecek bu uygulama kadınların ev içine daha çok hapsedilmesi ile hayata geçirilecektir. Temel tüketim maddeleri üzerinden alınan fahiş KDV`ler yüzünden mutfağın yükü omzunda olan kadınlar tasarruf yapmak zorunda kalacak; sonuçta zamanlarını ve emeklerini ücretsiz olarak erkek egemen sistemin hizmetine daha fazla ‘sunmak` zorunda kalacaktır. Daha az zaman ve emek harcanarak toplumsal yollarla çözülmesi gereken yemek, temizlik ve bakım gibi işler vergilerin sürekli arttırılması yüzünden eskisinden daha ağır şekilde kadınların sömürülmesine neden olacaktır. Kadınlar tüm teknolojik ve modern gelişmelere rağmen ev içinde daha fazla çalıştırılacaktır. Ücretsiz emekleri ile hem hükümetin bütçesini dolduracak hem de olası ekonomik krizlere karşı sigorta görevi oynayacaklardır.
Oysa toplumsal cinsiyete duyarlı bütçe perspektifi ile hazırlanan bir merkezi bütçede kadınlar, emekçiler, ezilen halklar ve inançlar yararına gelir elde edilebilirdi. Bahsi geçen toplumsal gruplar ayrı kategoriler olarak değerlendirilse bile hepsi toplumsal emeğin ortak mimarıdır. Bu yüzden demokratik şekilde merkezi bütçenin oluşturulması noktasında ‘gelir vergisi` kritik önemdedir. Açlık ve yoksulluk sınırının altında ücret alan kesimlerden alınacak tüm vergiler kaldırılmalı ve yüksek geliri olan kesimlerden daha fazla gelir alınmalıdır. AKP hükümetinin hazırladığı 2015 bütçesinde dolaylı vergilerden sonraki en büyük pay gelir vergisinden oluşsa bile yine yoksul kesimlerin ücretlerinden kesilen vergilerle bu kalem büyümektedir. Kadınların istihdamda yer alırken en düşük ücretli işlerde çalıştırıldığı göz önünde bulunursa milyonlarca kadını bekleyen tehlikenin anlamı daha açık şekilde ortaya çıkacaktır. Gelir vergisinde adaletsiz davranan hükümet gelecek yıl düşük ücretli istihdam edilen kadınların sırtından %10 daha fazla vergi toplamak istemektedir.
Sonuç olarak, 2015 merkezi bütçesi oluşturulurken hesaplanan gelirlerin kaynağı ücretli-ücretsiz çalışan kadınların emekleri, zamanları, bedenleri ve iradeleri daha fazla değersizleştirilerek toplanacaktır. Tüm kadınlar kendilerini daha fazla ev içine kapatacak bu uygulamalara mücadele etmelidir.
2015 Bütçesi: Toplanan vergiler tecavüz, cinayet, yok sayılma olarak geri dönecektir!
2015 bütçesini kadınlardan finanse eden hükümet harcamalarında aynı ‘duyarlılığı` göstermemektedir. Kadınların emeğine el konularak toplanan gelirler; kadınların özgürlük, eşitlik ve demokrasi taleplerine aldırış etmeden harcanacaktır. Merkezi hükümet bütçesinden eğitime, sağlığa, sosyal politikalara ayrılan pay ile savunmaya ayrılan pay karşılaştırıldığında erkek egemen devlet karşımıza çıkmaktadır.
2014 yılı bütçesinden eğitime ayrılan pay %11 arttırılarak 2015 yılında 62 milyar TL`ye çıkarılmıştır. MEB bütçesinin %68`i personel giderleri, %10`u sosyal güvenlik giderleri olmak üzere %78`i personele yapılan harcamalardan oluşmaktadır. Bu dönemde yatırımlar için ayrılan pay sadece %9`dur. Yani yeni okullar, kreşler açmak yerine özel okullara kaynak transferi yapılmaktadır. MEB bütçesinden eğitim yatırımlarına yapılan payın azaltılması özellikle çocuk bakımından sorumlu kadınları olumsuz etkilemektedir. Kadınlar sosyal devletin sorumluluğu olan çocuk bakım sorumluluğunu kendi imkanları ile çözmeye çalışmaktadır. Yeni okulöncesi kurumlar açmayan, var olan kamu kreşlerini de kapatan AKP hükümeti 2015 yılında da çocuk bakımını kadınların sırtına yükleyecektir. Doğrudan kadınların toplumsal yaşama katılımları ile ilgili olan bu sorun ev içinde kadınları daha fazla güvencesizliğe itecektir.
Sağlık Bakanlığı bütçesi; 2015 bütçe kanun tasarısında Sağlık Bakanlığı, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu olmak üzere üç parçada belirlenmektedir. Sağlık bütçesinin önemli bir bölümünü ise özelden hizmet alımı oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle sağlık hakkını ücretli hale getiren AKP hükümeti kendi sunması gereken hizmeti kadınların, emekçilerin ve ezilen halkların satın alacağı şekilde düzenlemektedir. Bu durumda en çok kadınlar giderek artan muayene ve ilaç ücretlerinden mağdur olacaktır.
Temel gereksinimleri ücretlendiren AKP hükümetinin kadınların adına tahammül edemeyip kurduğu ‘Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı` geniş çaplı bir bağımlılık mekanizması oluşturmaktadır. Son yıllarda giderek büyüyen Bakanlığa 2015 yılında %19 daha fazla gelir ayrılacaktır. 18.249.634.000 TL geliri olan Bakanlık harcamalarının %87`si cari transferlere ayrılmıştır. Herhangi bir mal ve hizmet karşılığı olmayan bu kalemde kişilere dağıtılan aylık engelli, çocuk, yaşlı bakımı hizmeti ücretleri bulunmaktadır. AKP hükümeti iktidara geldiğinden beri ‘sosyal yardım`lar sürekli olarak arttırılmaktadır. Bu yardımların muhataplarının neredeyse tamamına yakını kadınlardır. Hükümet her ay binlerce kadına evlerinde bakım hizmeti yaptıkları için ücret ödemektedir. Kendi işini kadınların omuzlarına yüklemekte; yeni çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakım evleri açmamaktadır. Bu yolla bina, elektrik, su, personel gideri gibi harcamalardan tasarruf eden Bakanlık; binlerce kadını ev içinde denetimden ve güvenceden uzak, düşük ücretli ve sağlıksız koşullarda çalıştırmaktadır. Yaratılan bağımlılık mekanizması ile hem kadın istihdamı resmi istatistiklerde yüksek gösterilmekte hem de kadınların köle gibi ev içlerinde çalışmalarına göz yumulmaktadır. Bütün bunların yanında kadınları şiddete, tecavüzlere ve cinayetlere karşı koruması beklenen Bakanlık kadına yönelik şiddeti önleyecek somut düzenlemeler yapmamakta ve milyonlarca kadının katledilmesini teşvik etmektedir. Sermaye harcamaları yani bina yatırımları konusunda merkezi bütçeden Meteoroloji Genel Müdürlüğü`nden bile pay almaktadır. 2014 yılında günde beş kadın öldürülürken; hava tahminleri yapan bir kurum KSGM`den daha fazla sermaye yatırımı yapmıştır. Öyle ya erkek egemen devlet zihniyeti için hava durumu kadınların durumundan daha değerlidir.
Eğitim, sağlık ve sosyal politikalarıyla kadınları görmezden gelen hükümet militarizm konusunda ‘hiç durmadan` yoluna devam etmektedir. Bütçeden en fazla pay alan Bakanlıklar sıralandığında 5. sırayı Milli Savunma Bakanlığı almaktadır. ‘Sağlık` ve ‘Aile ve Sosyal Politikalar` bakanlıklarından daha fazla bütçe savaşa yatırılmaktadır. Savaşla aileleri dağıtan, sağlıkları bozan AKP hükümetinin savunma harcamalarında en büyük payı Emniyet Genel Müdürlüğü`ne vermesi polis devleti yaratmak istemesi ile yakından ilgilidir. Güvenlik adı altında yapılan her harcama şiddeti, tecavüzleri ve cinayetleri arttırmakta; kadınların daha fazla aşağılanmasına neden olmaktadır.
Sonuç: ‘Kadın Düşmanı Bütçeye Karşı Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe`
AKP hükümetinin 2015 yılı için tasarı halinde sunduğu merkezi bütçe sadece kadın düşmanı değil; aynı zamanda ekoloji, emek, demokrasi ve barış düşmanıdır. Adil olmayan vergilerle hayatımızı daha fazla zorlaştıracak olan hükümet için harcamalarında temel kıstas özelleştirme, ticarileştirme ve eşitsizliklerdir. Toplumsal düzeni kadınları görmezden gelerek sağlamaya yönelik her çaba daha fazla savaş, cinayet ve şiddet getirecektir. Merkezi bütçenin oluşturulmasında hiçbir söz hakkı olmayan kadınlar; bütçe tasarısının geri çekilmesi ve yeniden emekçiler lehine ve cinsiyet eşitlikçi şekilde oluşturulması için harekete geçmelidir. Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçe anlayışı her alanda eşitliği esas alan tek yaklaşımdır.
Yıllardır emek, demokrasi ve özgürlükler mücadelesi yürüten Eğitim Sen`li kadınların 2015 bütçesine karşı toplumsal farkındalık yaratmaları, işyerlerinde, illerinde ve gittikleri her alanda tasarının tehlikelerini anlatmaları bugün için çok önemlidir. Bir sene daha bizim emeğimiz, zamanımız, bedenimiz, irademiz üzerinde baskı kurmalarına kimse sessiz kalamaz. O yüzden bugün her yerde ‘kadın düşmanı bütçe tasarısı geri çekilsin` sesini ve mücadelesini yükseltmeliyiz.