YÖK’ün Yükseköğretimde Kısmi Zamanlı Öğrenci Çalıştırmaya Dair Taslağı Esnek İstihdam Rejimini Kurumsallaştırıyor!

83

Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç`ın açıklaması:

Yükseköğretim kurumlarında kısmi zamanlı olarak çalıştırılan öğrencilerle ilgili olarak Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından hazırlanan “Yükseköğretim Kurumları Kısmi Zamanlı Öğrenci Çalıştırma Esas ve Usulleri Taslağı”, uzunca bir süredir yükseköğretim alanında yaşama geçirilmeye çalışılan “esnek istihdam” uygulamalarının genişletilip kalıcı hale getirilmesine hizmet eden adımlardan birini teşkil etmektedir.

Söz konusu taslakta, üniversitelerde kısmi zamanlı çalışan öğrencileri zor durumda bırakabilecek olan önemli belirsizlikler mevcuttur. Öncelikle öğrencilerin hangi statüde çalıştırılacakları belirsizdir. Kısmi zamanlı çalıştırılan öğrencilerin, “bu çalışmalarından dolayı işçi sayılamayacağı”, ancak “Sosyal Güvenlik Kurumu`na girişi yapılmadan çalıştırılamayacakları” belirtilmektedir. Bu durumda SGK`ya girişi yapılan öğrenciler hangi esasa göre çalıştırılmış olacaklardır.

Öte yandan öğrencilere ödenecek ücret de belirsizdir. Bir saatlik çalışma karşılığı ödenecek ücretin alt-sınırının belirlenmesi hususunun tamamen üniversite yönetim kurullarının inisiyatifine bırakılması bir yana, günlük ihtiyaçları bile karşılamaktan uzak asgari ücretin dörtte biri kadar bir oran öngörülmüş olması, öğrencilere verilecek ücretlerin belirsizliğini gözler önüne sermektedir. Hafta sonu ve gece hizmeti gibi belli durumlarda 36 saate kadar çalışma öngörülmüş olması ise, işi kısmi zamanlı olmaktan çıkarmakta, neredeyse tam zamanlı bir hale getirmektedir. Diğer taraftan “işin gerektirdiği durumlar” gibi muğlak bir ifade ile öğrencilerin hafta sonu, gece ve resmi tatillerin yanı sıra bayramlar ve genel tatillerde birim yöneticisinin isteği üzerine çalışmaya mecbur edilmesi, yıl içinde sadece bugünlerde tatil yapabilme imkanı olan öğrenciler açısından kabul edilemez bir durumdur. İş sözleşmesinde üniversitenin hangi biriminde çalışacağının ve hangi işi yapacağının belirtilmesi gereken öğrencinin iş tanımında değişiklik yapılması ve çalıştığı birimin değiştirilmesi konusunda üniversite yönetimine tek taraflı karar alma yetkisinin verilmiş olması da ciddi sakıncalar barındırmaktadır. Nihayet, öğrencilere görevleri dolayısıyla sorumluluk yüklenmekte ancak hiçbir yetki tanınmamaktadır.

Eğitimde eşitlik, eğitimin bir hak olduğu kabulünden hareketle herkesin eğitim olanaklarına erişebilmesi/ulaşabilmesi ve bu olanaklardan yararlanabilmesi anlamına gelir. Bu ise,  kamusal kaynaklarla finanse edilerek kamu tarafından parasız biçimde yerine getirilen bir eğitim sistemi ile mümkündür. Genel olarak eğitimin, özelde yükseköğretimin parasız olması, salt öğrencilerden harç vb. adlar altında belli paraların alınmamasını değil aynı zamanda öğrencilerin ders materyallerinin, beslenme ve barınma giderlerinin büyük ölçüde parasız olmasını gerektirir. Dahası, maddi yaşam koşulları iyi olmayan öğrencilere eğitimlerini sürdürebilmeleri açısından ailelerinin gelirlerine göre değişecek bir maddi destek sağlanabilmelidir. Bu bağlamda üniversitelerde kısmi zamanlı öğrenci çalıştırılması olgusu, öğrencilerin eğitimlerini devam ettirebilmek için çalışmak zorunda kaldıklarının, dolayısıyla Türkiye`de yükseköğretimin giderek artan ölçüde paralı hale geldiğinin bir göstergesidir. Öğrencilerin kendi bireysel-toplumsal gelişimlerini sağlayacak biçimde eğitim süreçlerinde yer almak yerine maddi olanaksızlıklar nedeniyle üniversitelerin belli birimlerinde düşük ücretlerle çalıştırılmaya mahkûm edilmesi, yetkililerin üzerine düşünmesini gerektiren bir konudur. Üstelik YÖK, bütün bunları göz ardı ederek öğrenci harçlarına yüksek oranlı zamlar yapabilmektedir.

Taslak ilk bakışta geçimini sağlayamayan öğrencilere yükseköğretim hayatlarını sürdürebilmeleri için bir imkan tanındığı izlenimi vermektedir. Oysa üniversite öğrencisinin asli işi, öğrenciliktir. Görülmektedir ki amaç, öğrencileri güvencesiz ve esnek çalışma biçimleriyle istihdam ederek üniversitelerde güvenceli istihdam biçimlerinin kökünü kazımaktır. Bu durum, kabul edilebilir değildir. Önümüzde duran ciddi sorun, öğrenci işçilik durumudur. Sonuçta, bu taslak üniversitede/yükseköğretimde kısmi zamanlı çalışan öğrencilerin durumlarını iyileştirmeye gitmemekte, aksine ücretli kölelik rejimini kurumsallaştırmaya yönelmektedir.

Eğitim Sen, öğrencilerin barınma, gıda ve araştırma masraflarını insanca karşılayacak düzeyde bir destek gelirinin yürürlüğe konmasını, üniversite öğrencilerini üniversite kapılarından döndüren harç uygulamasına derhal son verilmesini ve üniversitede hizmetlerin güvencesiz/esnek istihdam biçimleri ve kölelik ücretleriyle çalışan öğrenciler eliyle değil, güvenceli istihdam edilen kadrolu kamu personeli yoluyla görülmesini savunmaktadır. Unutulmamalı ki üniversite, binaların girişindeki tabelalara “üniversite” yazılmasıyla kurulmamaktadır.

Eğitim-Sen\'e Üye Ol! - Ön Üyelik Formu