AYM, Sendikal Hakları ve İnsan Haklarını Yok Sayan Bir Karara İmza Atmıştır

1361

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ilan edilen 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nü kutlamak amacıyla sendikamız, 22 Şubat 2016 tarihinde “Öğretmenlerin derslerin bir bölümünde öğrencilerin konuştuğu dillerde, lehçelerde ve ağızlarda selam vermesi, diyaloglar yaşaması, anadilinde, anadilin önemini vurgulayan bir ders işlenmesi ve ders defterinin buna uygun olarak doldurulması” kararı almıştır. Sendikamızın aldığı kararla ilgili olarak bazı illerde üyelerimize soruşturma açılarak kınama ve maaş kesimi cezaları verilmiştir.

Sendikamızın hukuksuz cezaların iptali amacıyla açtığı davalarda Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi, sendika kararı ile ilgisi olmayan gerekçeler üzerinden, alınan kararın “sendikal eylem” kapsamında değerlendirilemeyeceğine hükmetmiştir. Daha sonra kurulan Beşinci İdari Dava Dairesi ile alınan kararı sendikal eylem kapsamında değerlendirerek verilen cezaları iptal etmiştir. Aynı durum ile ilgili iki idari dava dairesinin birbirine taban tabana zıt karar vermesi dikkat çekicidir.

Üçüncü İdari Dava Dairesi’nin kararı üzerine ceza alan üyelerimiz adına bireysel ve sendikal tüzel kimliği ile yaptığımız itirazlar sonucunca Anayasa Mahkemesi (AYM) son derece tartışmalı bir karara imza atmıştır. AYM kararında üyelerimiz açısından ifade özgürlüğü bakımından hak ihlali yapıldığını kabul ederken, sendikal haklar ve örgütlenme hakkı üzerinden hak ihlali kararı vermemiştir. Başka bir ifade ile AYM’nin bu kararı, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi Beşinci İdari Dava Dairesi’nin kararının gerisinde kalmıştır.

Eğitim hizmet kolunda örgütlü bir sendikanın UNESCO’nun 1999 yılından bu yana dünya çağında kutlanan 21 Şubat Dünya Anadili Günü ile ilgili karar alması ve uygulamasının sendikal eylem kapsamı dışında değerlendirilmesi dikkat çekicidir. Sendikamızın UNESCO Genel Kurulu’nun 1999 yılında aldığı karar sonrası kutlanmaya başlanan “21 Şubat Uluslararası Dünya Anadili Günü” ile ilgili olarak almış olduğu ders işleme kararının eğitim öğretim müfredatını değiştirme amacı ve niteliği taşımadığı, sendikamızın tüzüğüne uygun olarak ve sendikal faaliyet çerçevesinde yapılan bu eylemden dolayı ceza verilmesinin demokratik hukuk ilkeleri ile bağdaşmadığı son derece açıktır.

Eğitim hakkının yaşama geçirilmesinin en temel koşullarından birisi, kamu tarafından yürütülmesi ise, en az onun kadar önemli bir diğer koşulu içeriğinin demokratik, bilimsel ve laik olması, farklı dil ve kültürlerin özgürce gelişmesini sağlamayı hedeflemesidir. Bu koşullar sağlanmadığında eğitimin, o anki mevcut siyasal yapıyı yeniden üreten, bu haliyle eğitimin bireyler için temel hak olmaktan çıkıp, yapılması zorunlu bir görev haline gelmesi kaçınılmazdır. Bir ülke için önemli olan, ekonomik ve toplumsal başarı sağlamak, dilsel ve kültürel zenginliklerin nesilden nesile aktarılmasının olanaklarını yaratmaktır. Eğitim hakkı, gerçek anlamda diğer hakların da güçlü biçimde yaşam bulması sağlandığında gerçek anlamını kazanmaktadır. Dolayısıyla eğitim biliminin temel ilkeleri ve uluslararası sözleşmeler ve uluslararası hukuk kurallarının yok sayılması kabul edilemez bir durumdur.

Anayasa Mahkemesi’nin uluslararası hukuk kurallarını ve hukukun temel ilkelerini yok sayarak vermiş olduğu bu kararı kabul etmemiz mümkün değildir. Sendikamız, söz konusu AYM kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıyarak hukuksal mücadelesini sürdürecektir.

Eğitim-Sen\'e Üye Ol! - Ön Üyelik Formu