Amasya Üniversitesi’nde okutman olarak çalışan üyemiz Çise Atalay, isimsiz bir ihbara dayanılarak dün üniversiteden gözaltına alınmış ve bugün mahkemeye sevk edilmiştir.
Yaşanan bu hukuksuzluğun gerekçesi olarak, üyemizin dersi kapsamında Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini dile getirmesi ve bu nedenle bir “öğrencinin” rahatsız olduğu iddia edilmektedir.
“Üniversiteler Üzerindeki Kirli Hesaplarınızın Farkındayız!” başlığıyla dün yaptığımız açıklamada söylediklerimiz, aradan birkaç saat geçmeden ne yazık ki teyit edilmiştir. Açıklamamızda, “Polis kimi zaman asılan bir afişi ya da pankartı indirmek gerekçesiyle ya da AKP eleştiriliyor bahanesiyle, kimi zaman ise kampus içerisinde oluşabilecek “gerginlik” nedeniyle adeta üniversite içine yerleştirilmiş durumda. Üstelik sadece resmi kıyafetiyle de değil! Ders içeriklerini ihbar konusu yapan öğrenci kılığında, IŞİD destekçilerine göz yumabilen yönetici aklında, iktidara muhalif olanlara yönelen tehdit sözcüklerinin arkasında karşımıza çıkmakta.”diyerek bu duruma özellikle dikkat çekmiştik. Dolayısıyla yaşananlar tekil örnekler değil, üniversitelerde AKP’nin politikalarını eleştiren ve onaylamayan tüm üniversite bileşenlerinin hedef tahtasına koyulduğunun bir kanıtıdır.
Belirtmek isteriz ki bir dersin içeriğinde temel olan öğrencilerin, hükümetin, üniversite yönetimlerinin onayladığı düşünceleri aktarmak, eleştirmemek, bu kişilerin keyfini ya da rahatsızlığını gözetmek değildir. Aksi halde akademik özgürlük, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi en temel hak ve özgürlüklerden bahsetmek mümkün olmayacaktır! Hâlbuki üniversiteler, bilme arzusunun önünde engellerin olmadığı, bilimsel gerçeklik ile hakikatin çarpıtılmadan herkese karşı ileri sürülebilir ve savunulabilir olduğu, elde edilen bilginin toplumla özgürce paylaşıldığı kurumlar olmalıdır. Ancak gerçeklik ile olması gereken arasındaki mesafenin her geçen gün daha fazla açıldığının da bilinmesini isteriz.
Türkiye’de yaşam hakkı başta olmak üzere en temel hak ve özgürlükler bir bir ortadan kaldırılırken, akademik özgürlükler de payına düşeni almaktadır. Ancak her ne olursa olsun bu durum, hiçbir hakkımızın ortadan kaldırılmasını, engellenmesini ya da sınırlandırılmasını kabul edeceğimiz ve bu durumu içselleştireceğimiz anlamına gelmeyecektir. Bu nedenle ortada hukuksuzluk arayanlar öncelikle dönüp, üyemiz Çise Atalay’ın gözaltına alınmasına ve mahkemeye çıkarılmasına bakmalıdır.
Eğitim Sen olarak, üyemiz Çise Atalay’ın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Başta üyelerimiz olmak üzere tüm eğitim ve bilim emekçilerini, sendikamız etrafında kenetlenmeye davet ediyoruz. Böylesine zor günlerden çıkış yolunun, paylaşım ve dayanışma gücümüzü artıracak yan yana gelişlerimizde, dolayısıyla daha güçlü örgütlenmekte saklı olduğunun bilinmesini istiyoruz.