Uyuşturucu İle Mücadelede Sorumluluk Sadece Kadınlara Yüklenemez!

602

Dünya’da ve Türkiye’de uyuşturucu kullanımı ve ticaretinin her geçen gün arttığı ve hatta uyuşturucu kullanımının çok küçük yaşlara kadar indiği bir zamanda uyuşturucu ile etkin mücadele etmek bir yana uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı ile ilgili devlet, mafya ve siyaset üçgeninde son dönemde ortaya saçılan iddialar ortadayken ve bu vahim iddialar hakkında somut adımlar atılmıyorken, İçişleri Bakanlığı tarafından ‘En İyi Narkotik Polisi: Anne’ adıyla sürdürülen proje ile iktidarın sorumluluğu “anne ve anne adaylarına” yüklemesi, asıl sorumlunun gözden kaçırılmasına hizmet etmektedir.

Uyuşturucu ticareti ve kullanımıyla mücadele çok boyutlu stratejiler gerektirmektedir. Türkiye’nin uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı rotasının üzerinde bulunduğu iddiası, uyuşturucu kullanımın yaygınlığı ve son yıllardaki artışı göz önüne alındığında çok kapsamlı ve çok aktörlü politikaların hayata geçirilmesi elzemdir.  Ancak bu, kadını toplumsal cinsiyet rollerine hapseden, duygusal yükümlülüğünü katmerleştiren,  çocuğun sorumluluğunu sadece anneye, kadına ve bu tür projelerle kadın öğretmenlere yıkarak değil, hükümetin bu sorunu önlemeye ve ortadan kaldırmaya yönelik ciddi ve samimi adımlar atmasıyla mümkündür.

Patriarkal toplumsal cinsiyet rollerinin kadına dayattığı ve onu aile ile sınırlandıran yapısına ek olarak   ekonomik kriz, yoksulluk, güvencesiz esnek çalışma ve pandemiden en olumsuz şekilde etkilenen toplumsal kesim olan kadınlara şimdide “narkotik polisi” görevinin yüklenmesi; iktidarın özelde anneyi ve kadını sorumluluğuna ortak ederek, uyuşturucuyla mücadeledeki başarısızlığına kılıf uydurma çabasından başka bir şey değildir.

Narlıdere ilçe milli eğitim müdürlüğü tarafından, “En İyi Narkotik Polisi: Anne” projesi kapsamında sadece kadın öğretmen ve personele eğitim semineri verilmesi, kadın eğitimcilerin çocukların annesi, bakıcısı olduğunun ön kabulü ve kadının görevinin geleneksel rollere indirgeme anlayışı, üstüne de  polisliği dayatma girişimidir.

İstanbul sözleşmesinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle fesh edildiği, kadına yönelik şiddetin ve kadın haklarının gaspına yönelik saldırıların tırmanışta olduğu bir dönemde, kadını toplumsal alandan dışlamayı, patriarkal rollere hapsetmeyi amaç edinen bu tarz projeler iktidarın kadın kazanımlarına dönük saldırı politikalarının bir devamıdır.

Uyuşturucu ile mücadelede asli sorumluluk herkesten önce iktidardadır. En öncelikli tedbir uyuşturucunun okullara kadar inmesini engellemek ve uyuşturucu trafiğinin kaynağını kurutmaktır. Bunu gerçekleştiremeyen sorumluların, okullarda sadece kadın eğitim emekçilerine seminerler vermesi görüntüyü kurtarmanın ötesine geçemeyecektir. Sendikamız öğrencilerimizi uyuşturucu tuzaklarından koruyacak her kapsamlı çalışmayı desteklemekle birlikte, kadın kazanımları ve kadın haklarının yok sayıldığı her türlü politikanın karşısında kararlılıkla mücadelesini sürdürecektir.

Eğitim-Sen\'e Üye Ol! - Ön Üyelik Formu