Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, göreve geldiği ilk günden bu yana eğitimde laiklik ilkesini hedef alan çok sayıda uygulamayı hayata geçirmiş, tarikat ve cemaatlerle iş birliğini savunarak eğitimi çağdışı bir anlayışa sürüklemiştir. Bakan Tekin’in açıklamaları, iktidarın eğitimi kendi siyasal ve ideolojik hedeflerine göre şekillendirme çabasının açık bir göstergesidir.
Ne diyor Sayın Bakan…
“Sizin laiklikten anladığınız; camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuran’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak, sizin laiklikten anladığınız şey bu. O zaman sizin laiklik anlayışınızla benim laiklik anlayışım aynı değil.” diyor. Bir kere tarihi gerçekleri çarpıtıyor Sayın Bakan. Daha da kötü bir şey yapıyor. Halkı din ve inanç üzerinden kin ve düşmanlığa sevk ediyor.
Başka ne diyor Sayın Bakan? “Vatandaşlar hangi din ya da inanca sahip olurlarsa olsunlar, inanç özgürlüklerinin devlet tarafından güvence altına alınmasını anlıyorum laiklikten, diyor. Doğru. Peki, Sayın Bakan yıllardır okullarda zorunlu ve seçmeli din dersleri ile farklı inançtan olanlara ve inançsızlara bir mezhebin inancını ve ritüellerini dayatmak nedir? Yıllardır devlet kurumlarını, bakanlıkları belli tarikat ve cemaat üyelerine teslim etmek nedir? Tarikat ve cemaat uzantıları, dernek ve vakıflarla yaptığınız protokollerle, örgün eğitim çağındaki öğrencileri bu cemaatlerin dini yaklaşımı altına sokmak nedir? Evet, Sayın Tekin sizin laiklikten anladığınız aslında şeriattır. Zihin arkanızdaki tam da budur. Laiklik ifadesini gerçek düşüncelerinizi maskelemek için alet ediyorsunuz.
Laiklik, demokratik ve çağdaş bir toplumun temel taşıdır. Din düşmanlığı değildir. Sizin yaptığınız gibi din ve inanç istismarlığı da değildir. Eğitim sistemimizin amacı; düşünen, sorgulayan, bilimsel yöntemlerle bilgiye ulaşan bireyler yetiştirmektir. Ancak Bakan Tekin’in, tipik bir siyasal İslamcı söylemle yaptığı açıklamalar, laik ve bilimsel eğitime doğrudan bir saldırıdır. Bu yaklaşım, eğitimi bilimsellikten uzaklaştırarak, dogmatik ve tek tip bir nesil yetiştirme çabasını ortaya koymaktadır.
Bakan Tekin, milli eğitimdeki sorunları hasıraltı etmek, gündem değiştirmek peşinde… Okullar temizlenmiyor, temizlenemiyor. Çünkü personel yok. Oluşturduğunuz derin yoksulluktan dolayı çocuklar okula aç gidiyor, tuvaletlerden su içiyor. Daraltılan taşıma nedeniyle çocukların okula erişimi engelleniyor. MESEM’lerde çocuklar ölüyor, çocuk işçiliği Bakanlık tarafından meşru hale getiriliyor. Mülakatlarda skandallar bitmiyor. Mülakat garabeti yüzünden öğretmen adaylarının hakkı yeniyor. On üç bin liraya öğretmen çalıştırılıyor. Bazı illerde on binlere varan öğretmen açığı var, öğrenciler öğretmensiz ve eğitimsiz kalıyor. Yatırım yapılmadığı için birçok yerde ikili eğitim yapılıyor. Daracık sınıflarda çocuklar tıkış tıkış eğitim almaya çalışıyor. Bakanın gündemi ise siyasal İslamcı anlayışı doğrultusunda çalışmalar sürdürmek.
Yurtlarında öğrencilerimizin yanarak can verdiği, cinsel saldırıya uğrayarak istismar edildiği tarikat ve cemaatleri STK olarak gören ve yargı kararlarına rağmen bu gerici-karanlık odaklarla protokoller imzalayarak iş birliği yapmaya devam eden bakan Tekin’den aksi beklenemezdi. Zira kendisi sakalsız ve şalvarsız gezenleri kırbaçlayan Taliban ile aynı değerleri taşıdığını ifade eden, kafa kesen IŞİD için öfkeli gençler nitelendirmesini yapan gerici, karanlık anlayışın tercihli temsilcilerindendir.
Eğitimde laiklik ilkesinden taviz verilmesi, toplumsal barışı ve demokratik değerleri zedeleyerek toplumu daha da kutuplaştıracaktır. Siyasal İslamcı ideolojinin eğitim sistemi üzerindeki bu tür çarpıtıcı müdahaleleri kabul edilemez. Laik ve bilimsel eğitim, toplumun her kesimini eşit ve adil bir şekilde kucaklamalı; özgür düşünen bireyler yetiştirmeyi hedeflemelidir.
Bu nedenle, Eğitim Sen olarak, Bakan Yusuf Tekin’in laiklik karşıtı söylemlerini şiddetle kınıyor, kendisini istifaya davet ediyoruz. Tüm eğitim emekçilerini ve kamuoyunu, laik ve bilimsel eğitimi savunmaya çağırıyoruz. Birlikte mücadele ederek, bu gerici anlayışa karşı aklın ve bilimin yolunda yürümeye devam edeceğiz.
Halkımız merak etmesin, karanlığın üstüne güneş gibi doğacak eğitim ve bilim emekçilerinin örgütü Eğitim Sen olarak buradayız. Laik eğitim ve laik yaşam için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ve unutulmasın ki Nazım Hikmet’in dizelerinde dile getirdiği üzere;
Eğer; hak haksızlıktan yüce,
Sevgi nefretten üstün,
Aydınlık karanlıktan güçlüyse…
Çaresi yok usta…
Biz kazanacağız…